top of page

DESTEKLEYENLER

gaia banner (1).gif
turizmisletmeyatir

Turizm sezonu beklentilerin altında seyrederken, turizmcinin sezonun ikinci yarısı için olumlu bekleyişi sürüyor

Küresel ölçekte etkiye sahip olan savaşlar ve artan enflasyonist baskı, Türkiye turizmi üzerindeki etkisini kaçınılmaz şekilde hissettiriyor. 2024 sezonuna önemli hedeflerle başlayan turizm sektörü, beklentilerin altında kalan rezervasyonların eylül ayı itibariyle yukarı yönlü değişmesini bekliyor.

 

Haber: Ecem Ercan Adanır - Damla Altundaş


Turizm sektörü 2024 sezonuna büyük beklentilerle başlarken gerek küresel ölçekte gerekse ülke içinde yaşanan olumsuzluklar, otel doluluklarında ve seyahat oranlarında gerilemeyi beraberinde getirdi.

 

Yaşam maliyetleri günbegün artarken, yerli turist tatil tercihlerini bir sonraki sezona erteledi. Bununla birlikte, artan enflasyon baskısı yalnız yerli turisti değil yabancı turisti de etkiledi; bugün Türkiye’nin kaynak pazarlarında tatilcilerin diğer Avrupa ülkelerine yöneliminde önemli ölçüde artış gözleniyor.

  


Turizmci açısından ise döviz kurunda beklenen artışın gerçekleşmemesi ve enflasyon baskısı bir yanda tüm işletme maliyelerini artırırken, diğer yanda beklentilerin altında kalan rezervasyonların eylül ayı itibariyle yukarı yönlü hareket eğilimine geçmesi bekleniyor.

 

Türkiye’nin en önemli pazarlarından Rusya ve Ukrayna’da süren savaş ile İsrail - Filistin çatışması turizm üzerinde belli bir negatif etkiye sahipken, İran ve Rusya’nın da Ortadoğu’daki sürece dahil olma sinyalleri sezonun devamı açısından yeni soru işaretlerini beraberinde getiriyor.


Tüm bunlara ek olarak bu sene devreye alınan Yunan adalarına gidişte kapıda vize uygulaması, pek çok Türk tatilcinin Ege’nin diğer kıyısına yönelmesinde etkili oldu. Özellikle sosyal medyada Türkiye’deki fiyatlar ile yapılan karşılaştırmalar üzerine turizmciler ise “Farklı kategorilerdeki turizm ürünlerinin” kıyaslanmasının doğru olmadığı yorumunu yapıyor.

 


Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ise geçtiğimiz günlerde yaptığı değerlendirme toplantısında turizmde yılsonu hedeflerini yineledi: “Turist sayısındaki yavaşlama temmuz ve ağustos aylarında devam edecek. Ancak eylül ayı ile artış hızlanacak ve 60 milyon hedefine ulaşacağız.”

 

Turizmin tüm olumsuzluklara rağmen ayakta kalmaya çalıştığını anlatan sektör profesyonelleri, Akdeniz ve Ege’de 2024 sezonunu turizmisletmeyatirim.com için değerlendirdi.

 

 

Kaan Kavaloğlu: “Talebin istikrarla büyüdüğü kaynak pazarların yanı sıra kayıp yaşadığımız pazarlar da var”

 

Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) Başkanı Kaan Kavaloğlu, 2024 yaz turizm sezonuna ilişkin değerlendirmesinde şu ifadelere yer verdi: “Pandemi sonrası değişen ekonomik dengeler sonucu, tüketiciler küresel boyutta bir enflasyon baskısıyla karşı karşıya kaldı. Bunun yanı sıra en önemli iki kaynak pazarda, Rusya ve Ukrayna’da süregelen çatışma, yine Ortadoğu’da İsrail Hamas çatışması doluluklarımızı ciddi oranda etkiledi. Ayrıca enflasyon ve bunun maliyetleri ciddi oranda yükseltmesi, maliyetlerdeki artışın döviz kuruna aynı oranda yansımaması gibi pek çok olumsuzlukla karşı karşıyayız.”

 



“Tüketici taleplerine yansıyan savaş ekonomisi Türkiye turizmini de ciddi oranda etkiledi”

 

Ziyaretçi sayısı açısından bekledikleri sayıları gördüklerini söyleyen Kavaloğlu, “Türkiye talebinin istikrarla büyüdüğü kaynak pazarların yanı sıra kayıp yaşadığımız pazarlar da var. Ukrayna’nın bir süre daha eski günlerine dönmesini beklemiyoruz. Rusya bizim için çok önemli bir ana pazar, tüketici taleplerine yansıyan savaş ekonomisi Türkiye turizmini de ciddi oranda etkiledi. Almanya, İngiltere, Polonya gibi büyük hacimli pazarlar yükselişini sürdürüyor. Yerli ziyaretçiler ise pandemi enflasyonunun etkisi altında, doğal olarak beklediğimiz seviyelere erişmedi” dedi.

 

“Antalya Bölgesi yerli ziyaretçilerin dengeyi bulduğu bir bölge”

 

Turizm tüketicisinin fiyat ve hizmet kalitesi dengesini göz önünde bulundurduğunu vurgulayan Kavaloğlu, “Antalya Bölgesi yerli ziyaretçilerin bu dengeyi bulduğu bir bölge. Fahiş fiyatlara yönelik haberler Antalya için gerçeği yansıtmıyor. Farklı sosyoekonomik gruplara yönelik geniş yelpazede sunulan ürünlerimiz var. Lüks segmentten kamping alanlarına kadar tercihe göre sunulan konaklama türlerimiz mevcut.”

 

“Türkiye fiyat avantajını kaybetmiş değil”

 

Türkiye’nin rakip pazarlara karşın avantajını kaybettiği görüşüne ilişkin konuşan Kavaloğlu, yorumlarını, “Türkiye çok geniş yelpazede ürün sunan bir destinasyon. Kültür, spor, sağlık, kongre, lüks segment, orta segment var.  Fiyatlar da sunulan ürünün maliyetine göre belirleniyor. Maliyet artışı aynı oranda döviz kuruna yansımadı. Ancak Türkiye fiyat avantajını hala kaybetmiş durumda değil. Ürün kalitemiz fiyat performans açısından hala rakiplerine göre önde” şeklinde ifade etti.

 

Büyük bir çıkış ya da düşüş beklentisi yok


Kavaloğlu, yaz turizminin bölgesel turist yoğunluğunu pandemi öncesi ile kıyasladıkları durumda, önceden yüzde 100’e yaklaşan doluluk oranlarının bu sene beklentilerinin altında kaldığını belirtti. Sezonun ikinci yarısı için rezervasyonların genel anlamda beklentileri karşılamadığını ifade eden Kavaloğlu, büyük bir çıkış ya da düşüş beklenmediğini aktardı.

 

Mehmet İşler: “Turizmci nasıl bir fiyatlama yapacağını şaşırmış durumda”

 

Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği (ETİK) Başkanı Mehmet İşler, turizm sektörünün güncel durumuna ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Türk turizmi 2024 sezonunun ortalarına geldiğimiz bu günlerde, gerçekten bir boşluk yaşıyor” ifadelerini kullandı. Ziyaret sayıları ve doluluk oranlarının tatmin edici oranların oldukça altında kaldığına dikkat çeken İşler, şöyle devam etti: “Bunun yerli ve yabancı turist bazında çok önemli nedenleri var. Dış nedenlerden bazılarını Avrupa Futbol Şampiyonası’nın bu döneme rast gelmesi, maçları izlemek ve ticari amaçlarla şampiyona döneminde insanların başka yerlere gitmek istememesi, tur operatörü FTI’ın iflasının ve Yunanistan’ın dokuz günlük kapıda vize uygulamasının etkileri olarak sıralayabiliriz.” İç pazarda ise pahalılığın en önemli etken olduğunu belirten İşler, “Sektör iç pazarda tam anlamıyla boşluk yaşıyor. Turizmci enflasyonist etkiyle, maliyetlerin aşırı yükselmesiyle nasıl bir fiyatlama yapacağını şaşırmış durumda. Turizmde rakibimiz olan bir ülkede 400 TL’ye müşteriye satılan bir şişe içecek Türkiye’de turizm tesisine 600 TL’ye giriş yapıyor. Yiyecek, gıda, temizlik ve diğer tüm ürünlerde de girdi maliyetleri böyle. Dövizin aşırı baskılanmasıyla yabancı turist de gurbetçi dediğimiz bizim vatandaşlarımız da hatta kendi yurttaşlarımız da başka ülkeleri tercih eder hale geldi” dedi. Mehmet İşler, kiralık ikincil evler sorununun da yasası çıktığı halde uygulanmadığına, bunun hem sektör hem devlet açısından gelir kaybı yaratan bir durum olduğuna işaret etti.      

 

“Yabancı turistten umudumuz devam ediyor”


2024 sezonunun 60 milyon turist 60 milyar dolar girdi beklentisi ile başladığını hatırlatan Mehmet İşler, şöyle devam etti: “İç pazarda yaşanan ekonomik sıkıntı, Türkiye’de tatil yapma kültürü olan kitlelerin maaşlarının ve gelirlerinin gerçek fiyat artışları oranında artmaması sektörün bu kitlelerden geçmiş yıllardaki kadar talep görmeyeceği anlamına geliyor. Yabancı turistten ise umudumuz devam ediyor. Avrupa Futbol Şampiyonasının sona ermesi, özellikle Alman turist ve gurbetçilerimizin her yıl tatillerini temmuzun ikinci yarısı ve sonrasına planlamaları, Rusya, İngiltere, Polonya, Romanya gibi ülkelerden taleplerin de bu zaman diliminde yoğunlaşması kayıplarımızın telafi edilebileceği yönünde bir değerlendirme yapmamıza olanak sağlıyor. Havaların mevsim normallerinin üzerinde sıcak gitmesi nedeniyle sezonun uzayabileceğini ve bunun sektöre olumlu yansıyacağını tahmin ediyoruz.”

 

“Türkiye rakip pazarlarla olan savaşımında maliyetlerle döviz kurunun aynı oranda artmamasının olumsuz etkilerini yaşıyor”

 

Türkiye’nin yabancı pazarlar karşısında fiyat avantajını kaybettiği görüşü üzerine değerlendirme yapan İşler, “Türkiye rakip pazarlarla olan savaşımında maliyetlerle döviz kurunun aynı oranda artmamasının olumsuz etkilerini yaşıyor” dedi. İç pazar açısından Türkiye ile Yunanistan tatili karşılaştırmasının sağlıklı olmadığına da değinen İşler, “Dokuz güne kadar alınabilen bir vize için kişi başı en az 80-100 euro ücret ödemek gerekiyor. Gidilen adaya göre geminin bir gidiş dönüş ücreti var. Türkiye’de her şey dahil ya da tam pansiyon hizmet veren bir tesisle Yunanistan’da oda kahvaltı hizmet veren bir tesisin karşılaştırılması, aynı şekilde iki ülke arasında hizmetin alındığı yere göre değişen fiyatın karşılaştırılması doğru değil. Yine de diyoruz ki Türkiye’de fiyatlar pahalı ise bunun sebebi turizmci değil. Bu fiyatlar gelinen ekonomik durumun bir sonucudur. Kışın marketlerde pahalılık var diyenler yazın turizmciyi günah keçisi yapmaya uğraşıyor. Turizmci kazancından feragat ederek sektörü ayakta tutmaya çalışıyor” şeklinde konuştu.

 

Ömer Faruk Dengiz: “Yabancı turist Avrupa’da uygun bütçeli başka bölgelere yöneldi”

Bodrum Turistik Otelciler, İşletmeciler ve Yatırımcılar Derneği (BODER), Başkanı Ömer Faruk Dengiz, Bodrum turizmi açısından şu değerlendirmeyi yaptı: “Gelen yabancı yolcu sayısı üzerinden bakıldığında en önemli gelişme Avrupa’da tatil tercihlerinin daha uygun bütçeli başka bölgelere yönelmesi oldu. Bununla birlikte Avrupa Futbol turnuvası, ülkemizde öngörülmeyen TL para biriminin değerlenmesi, tatile yönelik uçuş fiyatlarının yüksek olması, Ukrayna-Rusya savaşının belirsizliği, FTI’ın iflası vb. olumsuz koşullara rağmen Bodrum’a uçuş seferlerinin kapasitesi belli oranda korunmuş bulunmakta. Öte yandan, son dakika rezervasyonlarının istenen düzeyde olmaması olumsuz bir durum. Ana hedefimiz bu yıl içerisinde 2025 yılına daha iyi hazırlanmaktır.” İstikrarlı ve dengeli bir artış izlenerek hava ve deniz yoluyla gelen 1 milyon yabancı turist sayısının korunmasının önemli olduğuna dikkat çeken Dengiz, “2024 sezonu geçen sezona göre tek haneli artış gösterecek olup, sezon ortasında yükseliş eğilimi devam etmekte” dedi.

 

“TL karşısında döviz kurları yükseldiği takdirde pahalılık algısı kısmen değişecektir”

 

“Bodrum ile ilgili sosyal medya platform ve basın organlarında yer alan pahalılık algısı ve çıkan olumsuz haberlerin geneli temsil etmemesi gerekmektedir,” vurgusunu yapan Dengiz, “Bugün Yunan adalarında fiyatların daha düşük görünmesinin temel sebebi, ülkemizde TL para birimi değerini yükseltmek amacıyla döviz kurunun sabit tutulmasıdır. Bu durum kesinlikle geçicidir ve ilerleyen zamanlarda TL karşısında döviz kurları yükseldiği takdirde pahalılık algısı kısmen değişecektir” şeklinde konuştu. Bunun yanı sıra Merkez Bankasının TL koruma politikasını devam ettirmesinin yabancı turistlerin alım gücünün TL karşısında olumsuz etkilediğini ifade eden Dengiz, “Avrupa Birliğindeki ülkelerin ve İngiltere’nin enflasyon oranları tek haneli olmasına karşın ülkemizde enflasyon oranının üç haneli olması fiyat istikrarımızı olumsuz etkiledi. Buna rağmen tesislerdeki tekrar misafir oranlarının iyi olması, dönemsel olarak uygun fiyatların sunulması diğer turistik bölgelere göre hala vazgeçilmez olmamızda etkili oluyor” dedi.

 

“Eylül ve ekim aylarında olumlu yönde artış olacağını öngörüyoruz”

 

Yabancı turist hareketliliğinde sezonun ikinci yarısında düşüş olmamakla beraber tek haneli büyüme beklendiğini aktaran Ömer Faruk Dengiz, “Eylül ve ekim aylarında geçen seneye göre olumlu yönde artış olacağını öngörüyoruz. İç pazarda ise ülkemizde eğitim sezonu açılmış olacağından satışlardaki hız durağan olacaktır” şeklinde konuştu. 2025 sezonuna yönelik rezervasyon taleplerine ilişkin de konuşan Dengiz, “Şimdiden belirli tesislerin yurtdışında, başta İngiltere olmak üzere 2024 yılı fiyatları 2025 yılında satışa açık durumda. 2025 yılı için yüzde 10-15 arasında olağan ve kabul edilebilir fiyatlarla çıkarak çeşitli yurtdışı acentelerle görüşme halindeyiz. İç pazarda ise tesisler ve acentelerle 2025 yılı için daha etkin ve etkili satış performansı yakalayacak şekilde anlaşmalar ve görüşmeler yapılmaya başlandı. Bununla birlikte erken rezervasyon kampanyaları için önemli çalışmalar yapılacaktır. 2025 yaz sezonuna yurtiçi-yurtdışına iyi bir benchmarking yaparak girmeye amaçlıyoruz” ifadelerini kullandı.

 

Yakup Demir: “Turizm, Türkiye'nin lokomotif sektörü durumunda iken bu yıl ne yazık ki yara almış durumda”

 

2024 sezonunun iyi başlamış olmasına rağmen sıkıntılı devam ettiğini aktaran ÇEŞTOB (Çeşme Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği) Yönetim Kurulu Başkanı Yakup Demir, “Biz 2024 sezonuna Şeker Bayramı ile başladık. Gayet güzel bir başlangıç oldu. İki bayram arasında beklemediğimiz bir boşluk yaşadık, doluluklarımız arzu ettiğimiz noktaya gelmedi. Kurban Bayramı’ndaki yoğunluk bu boşluğu telafi tam telafi etmese de özellikle 9 günlük bir tatil aralığında 5-6 gün Çeşme olarak yüzde 100 doluluklara ulaştık ve sevindik. Ancak, bayramla ve okulların tatil olmasıyla yüksek sezona başlarız ümitlerini beklerken bir anda boşluğa düştük. Rezervasyon grafiklerimiz aşağılarda seyretmeye başladı” dedi. Dış pazarlar açısından da sezonun beklentilerin altında gittiğini belirten Demir, “Bu süreçte Euro 2024 bitsin, yurt dışı desteği gelsin beklentisine girdik ancak maçlar bittikten sonra da beklediğimiz destek gelmedi. Bu anlamda sektör olarak şokta olduğumuzu söyleyebilirim. Bu kadar negatif bir sezonu pandemi döneminde bile yaşamadık. Bu sezon ekonomik sıkıntıların getirdiği olumsuzluklar nedeniyle iç piyasadan rezervasyon alamıyoruz. Bir de Çeşme ve Bodrum’daki olumsuz paylaşım ve yayınlar da işin tuzu biberi oldu. Bir sıkıntı bekliyorduk ama gerçekten kapsamının bu kadar geniş olacağını düşünmüyorduk. Ağustos forecast’lerine baktığımızda da doluluklar yüzde 40-50’lerde seyrediyor, şu günlerde fiyatlarda bazı aksiyonlar aldık ve küçük bir yükseliş olmaya başladı.  Bizim için yüksek sezon anlamına gelen Temmuz, Ağustos aylarını yüzde 60 - 70 seviyelerinde bitireceğimizi öngörüyoruz” şeklinde konuştu.

 

“Tablonun ana sebebi, fiyat istikrarsızlığı”

 

“Turizm 2024’teki bu kara tablonun ana sebebi, fiyat istikrarsızlığı,” diye devam eden Yakup Demir, ekonomik daralma ile birlikte fiyat istikrasızlığının çok ciddi problem yarattığına dikkat çekti. Demir şöyle devam etti: “Bir bölgede, bir ülkede istikrarsızlık varsa bu hepimizin konforunu etkiliyor, öncelikle de tatile ayrılan bütçeyi küçültüyor. Yani tatil zorunlu ihtiyaç olmaktan hemen çıkıyor. Önce zorunlu ihtiyaçlarını tamamlayacaklar, sonra tatili düşünecekler. Gördüğümüz kadarıyla zorunlu ihtiyaçlara ayıracak para kalmadı ki dolayısıyla tatile hiç fırsat kalmıyor. Türkiye’deki bu sıkıntı dış pazarlara da yansıyor. Türkiye Avrupa'dan bile pahalı hale gelmiş durumda. Bunu Çeşme’ye gelen gurbetçilerimizden sıkça duyar olduk.  Gurbetçilerimiz bile tatil destinasyonlarını Yunanistan, İtalya İspanya ve benzeri ülkelere yöneltti. Turizm, Türkiye'nin lokomotif sektörü durumunda iken bu yıl ne yazık ki yara almış durumda. 9 Eylül itibariyle okullar açılacak, bununla birlikte de sezon bitmiş olacak. Gelecek sezonu bekleyebilir miyiz, herkesin buna gücü var mı… Bana kalırsa artık böyle bir gücümüz kalmadı…”

 

“Turizmcinin statükocu olmaması ve hep yenildiği özgürlüğün takipçisi olması gerekir”

 

Öte yandan kapıda vize uygulamasıyla Yunan adalarına bu yıl yerli turist tarafından önemli talep olduğunu aktaran Yakup Demir, şunları söyledi: “Yunan adalarının fiyat, hizmet, plajların ücretsiz olması gibi pek çok artısı olduğunu görüyoruz. Bu yönde paylaşımlar görüyoruz, biz de duyuyor, inceliyor, araştırıyoruz ve  doğru olduğu kanaatine varıyoruz. Diğer taraftan baktığımızda, kapıda vize uygulamasına karşı olan turizmciler var, açıkçası ben bu şekilde düşünmüyorum. Avrupa Birliği’ne girecek olsaydık da “Yerli turist dışarı kaçar, girmeyelim” mi diyecektik? Kapıda vize uygulamasının iptal edilmesini isteyen turizmcileri yadırgıyor ve açıkçası ayıplıyorum. Turizmcinin statükocu olmaması ve hep yenildiği özgürlüğün takipçisi olması gerekir.”

 

“Olumsuzluklara birlikte göğüs germez isek, turizm sektörü yok olmaya başlar”

 

Bu sezon turizm sektörünün içinden geçtiği sıkıntılı durumların aşılması noktasında “Problemi kendi içimizde araştırmalıyız,” yorumunu yapan Yakup demir, “Bu günleri hangi şartlarda geçirebiliriz, bunun hesaplamasını yapmalıyız. Bu da sadece otelcilerin gayretiyle sağlanamaz. Otelciler indirim yaparken esnaf yapmazsa, beach club’lar yapmazsa, yani olumsuzluklara birlikte göğüs germez isek, turizm sektörü ufalarak gider ve yok olmaya başlar. Bunun hep birlikte uygulanacak bir politika haline gelmesi gerekiyor. Bunların yanı sıra, çok pahalı olması nedeniyle denize giremeyen insanlarımız var. Halk plajlarının uygun fiyatlı olmaması Çeşme’de karşılaştığımız tepkilerden. Bu güzellikteki denizimizi, koylarımızı daha makul fiyatlarla pazarlarsak ekonomik olumsuzlukları daha rahat atlatabiliriz. Bunun ise devletin, yerel yönetimlerin politikası olması, devlet ile özel sektörün ivedilikle iş birliğine gitmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.

 

 

Burhan Sili: “Turizm sektöründe yapılması gereken kalite ve gelire odaklanmak”

 

Alanya Turistik İşletmeciler Derneği (ALTİD) Yönetim Kurulu Başkanı Burhan Sili, turizm sezonuna ilişkin analizinde, “Alanya bölgesi olarak bu seneye son derece pozitif başladık ve bu sezon geçen seneye oranla özellikle yurt dışı kaynak pazarlarımızdan misafir sayıları anlamında artan bir talep gördük. Nisan ayı itibariyle hareketlenen bir bölge olarak, sezonun başlamış olduğu nisan ve mayıs aylarında doluluklarımız ve misafir sayıları artmış olmasına karşın, bir önceki sene bahsi geçen aylarda açılmış olan tesis sayılarına nazaran, neredeyse tesislerimizin tamamının açılmış olmasından dolayı doluluklar aynı düzeylerde seyretti. Ancak bölge anlamında daha yüksek kişi sayısı söz konusuydu. Haziran ayına geldiğimizde ise iç pazarın da hareketlenmesi ile yüksek doluluklara ulaştık. Bu sene ön rezervasyon anlamında sayılarımız yüksek olmasına karşın son dakika satışlar da oldukça etkili oldu, bu anlamda önümüzü kısa vadelerle görebilmekteyiz. Sonuçta öngörümüz; sezonun bitişi olarak değerlendirdiğimiz ekim ayı sonuna değin doluluklarımızın olumlu seyredeceği yönünde” ifadelerini kullandı.

 

“Fiyat artışının bu düzeyde olması bizim de arzumuz değil”

 

Alanya bölgesinde fiyat artışlarının minimum seviyede tutulduğunu vurgulayan Sili, “İç turizm açısından otel fiyatlarından ziyade restoran, eğlence yerleri ve alışveriş yapılan alanlarla ilgili bir serzeniş söz konusu. Maliyet artışlarının yanı sıra vergilerdeki ve diğer giderlerimizdeki artışlar da artık hem bizi hem ekonomik koşulları çok da iyi olmayan iç pazar misafirlerimizi zorluyor. Fiyat artışlarının bu düzeyde olmasının bizim tarafımızdan da arzu edilmediğini belirtmek isterim” şeklinde konuştu. Türkiye’nin dünya turizminde önemli bir oyuncu olduğunu belirten Burhan Sili, “Burada yapılması gereken kaliteye ve gelire odaklanmak olmalı. Sorun mevcut ekonomik ortamın hem bizleri hem de tüm kaynak pazarlarımızdan tatil alımı yapan insanları zorlaması ki bunun da ekonomilerin düzelmesi ile rayına oturacağını düşünmek istiyorum” dedi.

 

“Turizm sektörü bu seneyi neredeyse kar etmeden kapatacak”

 

Turizm sektörünün döviz kuru baskısına hazırlıksız yakalandığını ifade eden Sili, “Anlaşmalarını bir sene önceden yapmış olan ve yerinde ihracat yapan bir sektör olarak gelirleri döviz olan turizm sektörü bu seneyi neredeyse kar etmeden kapatacak. Bu sürdürülebilir bir durum değil. Umut ediyoruz ki bu kısa süreli, yalnızca bu sene yaşanacak bir durum olsun. Aksi takdirde hem turizmcimizi hem de bağlı sektörleri zor zamanlar bekliyor” diye konuştu.

 

 

77 görüntüleme0 yorum

Comments


mhiformbanner-280x500.jpg
3-destekleyenler---422.jpg
bottom of page